Siyatik Cerrahi Tedavisi

Siyatikli hastaların çoğu cerrahi olmayan tedavilere iyi yanıt verir, bu nedenle tedavide omurga ameliyatına nadiren ihtiyaç duyulur. Bununla birlikte, omurga ameliyatı ile devam etmek isteyebileceğiniz durumlar vardır:

  • Bağırsak ya da mesane kontrolünde problem olabilir. Bu nadirdir, ancak omurilik kompresyonunda ortaya çıkabilir (Kauda equina sendromu)
  • Spinal stenozunuz var ve doktorunuz cerrahinin bunu tedavi etmenin en iyi yol olduğuna inanıyorsa
  • Şiddetli bacak zayıflığı gibi başka nörolojik bozukluklar yaşıyorsunuz
  • Semptomlarınız şiddetlenir ve / veya cerrahi olmayan tedavi artık etkili değildir

Omurga cerrahisinde kullanılan birkaç cerrahi prosedür vardır ve omurga cerrahınız siyatik tedavisinde en iyi prosedürü önerir. Onun önerisi, siyatik sorununuza neden olan omurga durumuna dayanacak ve tüm prosedür açıkça size açıklanacaktır.

Cerrahın tavsiyesini daha iyi anlamak için ihtiyacınız olan herhangi bir soru sormaktan korkmayın. Unutmayın,  cerrahi tedavi en son seçenektir. Karar vermeden önce ameliyat hakkında ikinci bir görüş almak yararlı olabilir.

Siyatik için önerilen iki tür ameliyat vardır

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/unnamed.jpgDiskektomi veya Mikro disektomi: Her iki prosedürde cerrah, siyatik sinirinizi zorlayan ve siyatik semptomlarınıza neden olan fıtıklaşmış bir diskin tamamını veya bir kısmını çıkarır. Prosedürler arasındaki fark, bir mikrodisektominin minimal invaziv bir cerrahi olmasıdır. Cerrah çok küçük aletleri kullanarak çok küçük bir kesi ile mikroskopik büyütme kullanır. Ameliyat minimal invaziv olduğu için hasta daha çabuk iyileşir.

 

 

 

 

 

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/ShowImage.jpgLaminektomi veya Laminotomi: Dekompresyon da denilen laminektomi, laminanın (omurga kanalınızı kaplayan omurganın arka kısmı) alınması ameliyatıdır. Laminektomi tüm tabakanın çıkarılmasıdır. Laminotomi tabakanın yalnızca bir bölümünü çıkarır. Bu prosedürler, sinirlerin sıkışması veya sıkışması ihtimalini azaltmak için sinirler için daha fazla alan yaratabilir. Ameliyat sonrası ani bir iyileşme beklenmemelidir.

Bir süre ağrı kesici kullanmak gerekebilir. Ameliyattan sonra hastanın omurgayı fazla hareket ettirecek hareketlerden ve ağır kaldırmaktan kaçınması gerekir. Vücudun iyileşmesi için zamana ihtiyacı olacaktır. Ameliyat sonrası ateş, artmış ağrı veya enfeksiyon gibi herhangi bir sorun durumunda derhal doktora başvurulmalıdır.

 

 

 

 

 

Diğer Yazılar

Siyatik Nedir?

Siyatik Belirtileri Nelerdir

Siyatik Tedavisi

Siyatik Cerrahi Tedavisi

 

Siyatik Tedavisi

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/treat-sciatica.png

Semptomların ilerlemesini önlemek için  mümkün olduğunca erken tedavi edilmesi tavsiye edilir. Siyatik tedavisi hem cerrahi olmayan hem de cerrahi yöntemleri içerebilir. Tipik olarak, ilk önce cerrahi olmayan yöntemler denenir. Altta yatan neden şiddetli olduğunda ve / veya bacak zayıflığı gibi ilerleyici nörolojik bozukluklar meydana geldiğinde cerrahi tercih edilir.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ:

  • Analjezikler veya non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar
  • Akupunktur,
  • Epidural steroid enjeksiyon,
  • Fizik tedavi,
  • Davranışsal tedavi
  • Multidisipliner tedaviler bulunur.
  • Masaj Terapisi
  • Kayropraktik Terapi

FİZİK TEDAVİ

Fizik tedavi, güçlendirme, germe ve aerobik şartlandırmanın bir kombinasyonunu içerir ve neredeyse her siyatik tedavi planının merkezi bir bileşenidir. Bir fizik tedavi programına terapatik egzersizler de eklenebilir.

Siyatik için fizik tedavi ve egzersizlerin amaçları şunlardır:

  • Sırt, karın, kalça ve kalçanın omurga ve kaslarını güçlendirmek,
  • Çekirdek gücünü artırmak,
  • Hamstrings gibi sıkı ve esnek olmayan kasları germek,
  • Yürüme, yüzme veya aquaterapi  gibi hafif aerobik egzersizlerle vücuttaki sıvı ve besin değişimini kontrol etmek.

Fizik tedavi, siyatik tedavisinde en sık yapılan başlangıç tedavilerinden biridir. Her ne kadar çoğu hasta siyatik ağrısı olduğunda dinlenmeyi düşünse de, hareket etmek ağrının azalmasına yardımcı olabilir. Fiziksel tedavi özellikle yaralanma sonucu zayıflamış olan kasları güçlendirir. Hareket etmek genellikle siyatik ağrısı çeken kişilerin yapmak istedikleri son şeydir ancak fiziksel olarak aktif olmak tedavi için önemlidir. Yatakta yatmak ağrının daha uzun sürmesine neden olur.

NON STEROİD ANTİ İNFLAMATUAR

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/indir-5.jpgNonsteroidal anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAID’ler) siyatik tedavisinde en sık reçete edilen ilaçlardır.

NSAID grubu ilaçları vücuttaki iltihaplanmayı azaltır. Bazı siyatik ağrıları, siyatik sinirinin iltihabından kaynaklanıyor, bu nedenle NSAID grubu ilaçları kısa süreli rahatlama sağlayabilir.

KAYROPRAKTİK YÖNTEM

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/How-Chiropractic-Care-Helps-Treat-Sciatica-Pain-4.jpg

Siyatik için kayropraktik tedavinin amacı, insan vücudunuzun ilaç ve / veya ilaçlara veya cerrahi müdahalelere ihtiyaç duymadan kendini iyileştirme kapasitesine yardımcı olmaktır. Hareketin ağrıya, yapıya ve işleve katkıda bulunduğu bilimsel ilkesine dayanır.

Bir hastada kullanılan tedavi yöntemleri, siyatiklerinin nedenlerine bağlıdır. Bir siyatik tedavi programı, buz / soğuk terapileri, ultrason, TENS ve spinal ayarlamaların yanı sıra manuel manipülasyonlar gibi birçok farklı tedavi modalitesini içerebilir.

 

EPİDURAL STEROİD ENJEKSİYONLAR

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/Sciatica-Back-Pain-Relief.jpgEpidural steroid enjeksiyonları, spinal stenoz, disk herniasyonu veya dejeneratif disk hastalığı gibi durumlardan kaynaklanan siyatik ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu tedavinin birincil hedefleri şunları içerir:

  • Fıtıklaşmış bir disk veya dejenere olmuş bir disk gibi kimyasal ve mekanik ağrı kaynaklarından siyatik sinir çevresindeki enflamatuar yanıtı kontrol etmek.
  • Vücuttaki enflamatuar hücrelerin üretimini azaltmak için bağışıklık sisteminin aktivitesini azaltmak.

 

 

 

 

 

Diğer Yazılar

Siyatik Nedir?

Siyatik Belirtileri Nelerdir

Siyatik Tedavisi

Siyatik Cerrahi Tedavisi

Siyatik Belirtileri Nelerdir

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/sciatica1_large.png
  • Kalçadan bacağa yayılan şiddetli ağrılar
  • Bacağın arka kısmında uyuşma,karıncalanma
  • Hareketle artan ağrılar
  • Bacak ve ayaklarda siyatik sinir yolu boyunca hissedilen hissizlik ve güçsüzlük
  • Daha ciddi vakalarda hareket kaybı
  • Parmaklarınızın veya ayaklarınızın ağrılı karıncalanmasına sebep olan iğne batması hissi
  • İdrar kaçırma – ki bu mesane ya da bağırsakların kontrol edilememesi anlamına gelir. Ciddi bir semptomdur ve acil müdahale gerektirir
  • Duruştaki değişiklik ağrıyı şiddetlendirebilir veya rahatlatabilir . Bazı duruşlar siyatik ağrısını etkileyebilir:

Ağrı uzanırken artabilir ve bu da uyku bozukluğuna neden olabilir. Dizler hafifçe yükseltilmiş ve bir yastıkla desteklenmiş olarak sırt üstü yatmak veya bacaklar arasında bir yastıkla yan yatmak, bu gibi durumlarda ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/sciatica-pain-300x203.jpg

Siyatik hastalığının en sık rastlanan belirtisi, arka kalçadan alt bacağa yayılan ağrıdır. Bu ağrının yanı sıra bel ağrısı da oluşmaktadır. Kalçadan bacağa yayılan ağrıya bel ağrısı eklenmesi sonucu siyatik ağrısı olduğu kesinleşmektedir. Bu ağrıların dışından siyatik hastalığının birçok belirtisi bulunmaktadır. Kalkma, oturma gibi durumlarda zorlanma görülmektedir.

 

Diğer Yazılar

Siyatik Nedir?

Siyatik Belirtileri Nelerdir

Siyatik Tedavisi

Siyatik Cerrahi Tedavisi

Siyatik Nedir?

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/images-6.jpg

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/IMG_6008.pngBelimizde 5 tane kemik vardır. Bu 5 kemiğin altında da kuyruk sokumu kemiği bulunur. En sonda bulunan 5. kemikle kuyruk sokumu kemiği arasında geçen ve kalçanın orta noktasından topuğa kadar inen sinire ‘siyatik sinir’ (S1 siniri), bu sinirin sıkışmasına ise ‘ siyatik’ denir.

Vücuttaki en uzun ve en kalın sinir olan siyatik ya da tıp terminolojisindeki adıyla nervus ischiadicus, belin son omurlarından çıkarak dizin hemen altında sonlanır.

Diz ekleminde dallara ayrılıp ayağa kadar ulaşarak bu bölgede motor ve duyu fonksiyonlarını oluşturur. Siyatik, aslında sinirin sıkışmasına bağlı oluşan ağrıya verilen isimdir.

 

Bazı durumlarda omur kayması, iltihap, tümör ve kist varlığı gibi sebepler de siyatik sinir ağrısına yol açabilir. Kalçaya doğru yayılan bel ağrısıyla başlayan siyatik ağrısı, sinir boyunca kasıktan bacağın arka kısmına ve buradan ayağa kadar yayılır.

Şiddetli siyatik vakalarında bacak güçsüzleşir, diz ve bilek refleksleri azalır. Kişi bacağını ne kadar yukarı kaldırırsa ağrı o kadar şiddetlenir.

Siyatik genellikle 20 ile 50 yaş arasındaki ağır iş yapan ya da spor yapmayan kadın ve erkeklerde görülür.

 

 

Diğer Yazılar

Siyatik Nedir?

Siyatik Belirtileri Nelerdir

Siyatik Tedavisi

Siyatik Cerrahi Tedavisi

Romatoid Artrit (RA) Belirtileri Nelerdir

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/arthritis_types_symptoms_prevention_control-min.jpg

Ekleme ait belirtiler

Eklem ağrısı
– Eklem şişmesi, eklem üzerinde sıcaklık artışı ve harekette kısıtlılık
Eklemlerde sertlik (tutulma), özellikle sabahları veya uzun süre oturduktan sonra

Eklem dışı belirtiler

– Halsizlik
– Hafif ateş ve kilo kaybı
– Anemi

 

ROMATOİD ARTRİT TUTTUĞU EKLEMLER

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/psoriatic-arthritis-treatment.jpg

Erken romatoid artrit önce küçük eklemlerinizi – özellikle parmaklarınızı ellerinize ve ayak parmaklarınızı ayaklarınıza bağlayan eklemler – etkileme eğilimindedir.

 Hastalık ilerledikçe, semptomlar sıklıkla el bileğine, dizlere, ayak bileklerine, dirseklere, kalçalara ve omuzlara yayılır. Çoğu durumda, belirtiler vücudunuzun her iki tarafında aynı eklemlerde görülür.

Romatoid artrit hastaların yaklaşık yüzde 40’ı aynı zamanda eklem içermeyen belirti ve semptomlar da yaşar.

Romatoid artrit, aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok eklem yapısını etkileyebilir:

 

_Cilt

_Gözler
– Akciğer
– Kalp
– Böbrekler– Tükürük bezleri
– Sinir dokusu
– Kemik iliği
Kan damarları

 

Diğer Yazılar

Romatoid Artrit (RA) Nedir?

Romatoid Artrit (RA) Nedenleri

Romatoid Artrit ve Cerrahi

Romatoid Artrit (RA) Tedavisi

Romatoid Artrit Belirtileri Nelerdir?

Romatoid Artrit (RA) Tedavisi

Tedavi tipik olarak ilaç, egzersiz, diyet ve yaşam tarzı değişikliğinin bir kombinasyonunu içerir.

Romatoid Artrit Tedavisinde Hedefler

 Ağrıyı azaltmak

 İltihabı baskılamak

 Eklem hasarını yavaşlatmak veya durdurmak

 Sağlıklı olma hissi ve fonksiyonları iyileştirmek

Romatoid Artrit Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar

 Sağlık davranış değişiklikleri

 İstirahat ve egzersiz

 Eklem bakımı

 Stres azaltma

 Sağlıklı beslenme

 İlaçlar

 Cerrahi

 Rutin izlem ve bakımın devamlılığı

İlaçlar

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/indir-9.jpgRomatoid artritin seyri ve belirtileri farklı ilaçlarla kontrol altına alınabilinir veya yavaşlatılabilinir.

  • Steroid Olmayan Anti inflamatuvar ilaçlar (SOAİİ’lar)
  • Steroidler
  • Hastalık değiştiren antiromatizmal ilaçlar

RA tedavisinde en sık kullanılan hastalık değiştiren antiromatizmal ilaç metotreksattır.

  • Biyolojik ilaçlar

İstirahat ve Egzersiz

Romatoid Artritli kişiler istirahat ve egzersiz arasında iyi bir denge kurmalıdır.Hastalığın aktif olduğu dönemlerde daha fazla istirahat hastalığın daha iyi olduğu dönemlerde daha fazla egzersiz yapılmalıdır.

Stres Azaltma

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/indir-8.jpgBazen stres hastalığı ağırlaştırabilir.Stres bir kişinin hissettiği ağrının derecesini de etkileyebilir.Stres ile başa çıkmak için pek çok yöntem vardır; düzenli dinlenme dönemleri, gevşeme ve eğlenme gibi.Egzersiz programları, destek gruplarında yer alma ve sağlık ekibi ile iyi iletişim stresi azaltmanın diğer yollarıdır.

Sağlıklı Beslenme-Diyet

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/Rheumatoid-Arthritis-Diet.jpgBazı çalışmalar, bazı balıklarda bulunan omega-3 yağ asitlerinin romatoid artrit hastalığındaki iltihabı azalttığını göstermiştir.Yeterli kalori, protein ve kalsiyum içeren bir diyetin alınması önemlidir.

Metotreksatın en önemli uzun-dönem yan etkisi karaciğer hasarı olduğu için metotreksat alan kişilerin alkolden uzak durması gereklidir.

 

Fizik Tedavi

Genellikle tutulan eklemlere sıcak uygulaması şikayetlerin artmasına neden olurken, soğuk uygulamayla rahatlama hissedilir.

Kaplıca aktif hastalıklı kişilerde önerilmez.

Şiş-ağrılı eklemlerde aktif harekete izin verilmez, pasif hareketler yaptırılır.

Gerek olduğunda fizik tedavi cihazları ile tedavi edilir.

Tutulan eklemde uygun ortezleme yapılmalıdır.

Mevcut kas gücünü koruyucu, gerektiğinde arttırıcı egzersizler hasta ihtiyacına göre fizyoterapist tarafından uygun tedavi düzenlenir.

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/indir-7.jpg

 

Diğer Yazılar

Romatoid Artrit (RA) Nedir?

Romatoid Artrit (RA) Nedenleri

Romatoid Artrit ve Cerrahi

Romatoid Artrit (RA) Tedavisi

Romatoid Artrit Belirtileri Nelerdir?

Ankilozan Spondilit Belirtileri

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/03/hotspotImg.png Ankilozan Spondilit genç ve yetişkinlerde iltihaptan kaynaklı bel ve omur ağrısı şikayeti ile başlayan bir hastalıktır.

Başlangıç döneminde hafif şiddetli olan ve fark edilmeyen bu ağrılar, zaman içinde artış gösterir. Sırt, boyun, omuz ve kalçalarda da hissedilen ağrılar, sabah saatlerinde ya da istirahat ederken fazla iken, gün içinde, hareket hâlindeyken azalır. Kişi uykudan uyandıktan sonra yaklaşık yarım saat boyunca tutukluk hisseder ve ayağa ilk kalktığında topuk ağrısı hissedebilir.  Ağrı gece uykusundan uyandırabilir.

Hastalığın ilerleyen aşamalarında omurların kaynaşması sonucu oluşan kemik yapıları sebebiyle ağrı ve sertliğe omurgada hareket kısıtlılığı ve omurganın öne doğru eğrilik eşlik edebilir.

Kas iskelet sistemi dışında gözde kızarıklık ve ağrı, iltihaplı bağırsak hastalıkları ve böbrek rahatsızlıkları da gözlenebilir.

Ankilozan Spondilit‘in başlıca belirtileri şöyle özetlenebilir:

  • 20 ile 40 yaş arasında başlayan bel ağrısı
  • Uzun istirahat ve uyku sonrası bel ağrısı ve tutukluk hissi
  • Ağrı ve tutukluk hissinin fiziksel hareketlerin arttığı dönemde azalması
  • Uykudan uyandıracak şiddette eklem ağrısı
  • Hareketlerde kısıtlanma hissi
  • Şikayetlerin 3 aydan fazla sürmesi
  • Omurganın öne doğru eğilmesi

Diğer Yazılar

Ankilozan Spondilit Risk Faktörleri

Ankilozan Spondilit Komplikasyonları

Ankilozan Spondilit Nedir?

Ankilozan Spondilit Nedir ?

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/03/arthritis_ankylosing_spondylitis_ankylosing_spondylitis.jpg

Ankilozan Spondilit (AS) özellikle omurgayı etkileyen kronik, ilerleyici, ağrılı sebebi bilinmeyen romatizmal bir hastalıktır AS’de ağrı hareketle azalır, hatta yok olabilir, uzun süre oturmakla, istirahatle artar. Hastalar sabahları daha çok ağrılıdır ve özellikle omurga hareketleri kısıtlıdır, günün ilerleyen saatlerinde ağrı ve kısıtlılık azalır.

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/03/unnamed-1.jpg

 

AS bazı hastalarda omurgayı tamamen hareketsiz hale getirebilir, hasta başını dahi döndüremez. Hastalığın son evresinde bazı hastalarda ‘kamburluk’ olarak bilinen sırt ve boyun deformasyonu görülebilir. Özellikle 20 ile 40 yaş civarında görülen Ankilozan Spondilit hastalığı erken teşhis edildiğinde  kontrol altına alınabilir, hastalar, hayatlarına ağrısız ve hareket kısıtlılığı olmadan devam edebilir.

 

 

 

Hayat kalitesini düşüren bu hastalığın seyri ve şiddeti kişiden kişiye değişiklik gösterir. Hastaların büyük çoğunluğu kendi başlarına hayatlarına devam edebilseler de, hastalığın ilerleme gösterdiği bir grup hastada omurga hareketi bütünüyle kısıtlanabilir. Çoğunlukla hastalığın seyri iyilik dönemleriyle devam etse de ara sıra gelişen atak dönemleri ile alevlenir. Çok sık karşılaşılan bir hastalık olmadığından genellikle kireçlenme, bel fıtığı, kemik erimesi ile karıştırılır. Ancak kireçlenme ve kemik erimesi yaşlılarda görülürken bu hastalık gençlerde görülür.

 

Diğer Yazılar

Ankilozan Spondilit Risk Faktörleri

Ankilozan Spondilit Komplikasyonları

Ankilozan Spondilit Belirtileri?

Ankilozan Spondilit Risk Faktörleri ve Nedenleri

Ankilozan spondilitin bilinen özel bir nedeni yoktur, ancak genetik faktörler söz konusu gibi görünmektedir. Özellikle, HLA-B27 olarak adlandırılan bir gen, ankilozan spondilit hastalığına yakalanma riskini büyük ölçüde artırmaktadır.

GENETİK

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/03/hla-b27-250x250.jpg

HLA-B27 geni ile sıkı bir ilişki içerisinde olan Ankilozan Spondilit hastalığına yapılan test sonucunda hemen hemen hepsinde sonuç pozitif olarak görülmüştür. HLA-B27 geninin bağışıklık sistemine saldırdığı ve omurgaya zarar verdiği düşünülmektedir. Ankilozan Spondilit hastalığına sahip bir bireyin çocuklarında hastalık çıkma ihtimali %20 olarak belirlenmiştir.

YAŞ

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/03/images-7.jpg

 

Ankilozan Spondilit hastalığı, genellikle 40 yaş ve öncesinde görülmektedir. 40 yaş ve sonrasında yaşanan bel ağrısı genel olarak bel fıtığı olarak tespit edilse de bu yaştan önce yaşanan sorunlar Ankilozan Spondilit hastalığını işaret eder. Bu sebeple 40 yaş altındaki kişiler, risk altındadır demek mümkün olacaktır.

 CİNSİYET

Ankilozan Spondilit, erkeklerde kadınlara nazaran 3 kat daha fazla görülür. Bu sebeple erkekler, daha fazla risk altındadır.

REİTER SENDROMU

Reaktif artrit veya postenfeksiyöz artrit olarak da anılan Reiter Sendromu, vücudun herhangi bir yerinde gelişen enfeksiyon sebebiyle eklemlerde yaşanan deformasyona yol açar. Vücudun her kısmında ağrı bulunabilir. Reiter sendromu, Ankilozan Spondilit hastalığını tetikleyen, dolayısıyla risk faktörlerinden birisidir.

BAĞIRSAK HASTALIKLARI

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/03/indir-12.jpg

 

Crohn hastalığı, ülseratif kolit hastalıkları geçiren bireylerde Ankilozan Spondilit hastalığına rastlandığı tespit edilmiştir. Bu sebeple, herhangi bir bağırsak hastalığı geçiren kişiler de risk altındadır demek doğru olur.

 

 

 

 

Diğer Yazılar

Ankilozan Spondilit Belirtileri Nelerdir?

Ankilozan Spondilit Komplikasyonları

Ankilozan Spondilit Nedir?

Ankilozan Risk Faktörleri Nelerdir?

Ankilozan Spondilit Komplikasyonları

Ankilozan Spondilit hastalığı, farklı yan etkilere sebep olabilir.

KEMİK KIRIKLARI 

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/03/indir-13.jpg

 

 

Kemikler mineral yoğunluğunu (osteopeni ve osteoporoz) kaybedebilir.Kırılgan ve kırılmaya eğilimli olabilir.

SIRTTA KAMBURLUK

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/03/indir-14.jpg

Ankilozan Spondilit hastalığı, tedavi edildikten sonra veya tedavi süresinde sırtta kamburluk yaşanabilir. Omurgada yaşanan hasar sonrasında, bu komplikasyonun görülmesi gayet normal olarak görülür.

BELDE DÜZLEŞME

Bel bölgesinin sahip olduğu kavisi kaybederek düzleşmesi sonucunda bel düzleşmesi oluşur. Bel bölgesinde, doğuştan bir kavis bulunur. İnsanın omurga yapısında hafif eğiklik olması normaldir. Ancak yapılan yanlış egzersizler, ani hareketler gibi durumlar sonrasında bel düzleşmesi ortaya çıkabilir. Öte yandan Ankilozan Spondilit hastalığının yan etkilerinden birisi olarak da görülür.

Kalp Yetmezliği

Kalp, attığı her atımda kasılarak gevşer ve vücuda kan pompalar. Kalp yetersizliği olan hastanın kalp ritminin doğru çalışmaması hastaların fiziki ve mental olarak zayıf düşmesine sebep olmaktadır. Böylelikle vücuda daha az kan pompalanır ve organlar gittikçe güçsüzleşerek işlevini kaybetmeye başlar. Omurga eklemlerinde yaşanan rahatsızlıklar, kalp kaslarında da anormalliklere yol açabilir ve böylelikle kalp yetmezliği yaşanabilir.

İltihaplı Bağırsak Hastalığı

Ankilozan Spondilit hastalığına sebep olabilen iltihaplı bağırsak hastalıkları, kimi zaman hastalığın sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Ankilozan Spondilit hastalığı ile iltihaplı bağırsak hastalıklarının sıkı bir ilişkisi vardır.

Kauda Ekuina Sendromu

Kauda Ekuina Sendromu, omuriliğin alt kısmındaki sinirlerin, köklerdeki sinirlerle sıkışması sebebiyle ortaya çıkan ve ciddi sıkıntılar doğurabilecek bir hastalıktır. Kuyruk anlamına gereken Kauda ve at anlamındaki Ekuina kelimelerin birleşmesinden türemiştir. Omurilik kısmının belden sonraki bölümünün bir at kuyruğuna benzemesi (kuyruk sokumu) sebebiyle bu bölgeye Kauda Ekuina adı verilir. Kauda Ekuina Sendromu, oldukça seyrek görülse de ortaya çıktığında veya hissedildiğinde acilen müdahaleye ihtiyaç duyulur. Hastalık tedavi edilmezse, kalıcı felç gibi durumlara sebebiyet verebilir. Bu hastalık, Ankilozan Spondilit hastalığı esnasında veya sonrasında ortaya çıkabilir.

 

Diğer Yazılar

Ankilozan Spondilit Risk Faktörleri

Ankilozan Spondilit Komplikasyonları

Ankilozasn Spondilit Nedir?

Ankilozasn Spondilit Belirtileri Nelerdir?

Romatoid Artrit (RA) Nedir?

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/indir-6.jpg

Normalde, bağışıklık sistemi vücudu bakterilerden, virüslerden ve mikroplardan korur. Romatoid artrit (RA) gibi otoimmün bir hastalıkta, bağışıklık sistemi yanlışlıkla sağlıklı dokulara ve hücrelere saldırır. Kesin nedeni bilinmemektedir.

Romatoid Artrit (RA), el ve ayak eklemleri gibi daha çok küçük eklemleri simetrik yani karşılıklı olarak tutan müzmin seyirli iltihaplı bir romatizmadır. Sadece küçük eklem tutulumu ile kalmayıp diz, kalça, omuz gibi büyük eklemleri de tutabilir. Dünyada en sık görülen iltihaplı romatizmaların başında gelir ve eklemlerde en fazla tahribata ve şekil bozukluğuna (deformite) yol açan kronik inflamatuar bir hastalıktır.

16 yaşından sonra her yaşta olmakla birlikte en sık 30‐50 yaşları arasında görülür. Kadınlarda erkeklere oranla 2‐3 kat daha sık görülse de ileri yaşlarda bu oranın eşitlendiği bildirilmiştir.

 

Diğer Yazılar

Romatoid Artrit (RA) Nedir?

Romatoid Artrit (RA) Nedenleri

Romatoid Artrit ve Cerrahi

Romatoid Artrit (RA) Tedavisi

Romatoid Artrit Belirtileri Nelerdir?

Romatoid Artrit (RA) Nedenleri

Tıpkı diğer otoimmün hastalıklarda olduğu gibi romatoid artritte de bağışıklık sistemi yanlışlıkla kendi sağlıklı vücut hücrelerine saldırır. Nedeni, enfeksiyon ve bakterilerle mücadele eden bağışıklık sisteminin eklemlerdeki hücrelere saldırmasıdır.

Bu saldırı eklemlerde ağrıyı, şişliği ve acıyı beraberinde getirir. Saldırı sonrası eklemlerde toplanan iltihap hücreleri çevre dokulara zarar verebilir. Zamanla tutulan eklem, kıkırdak hatta kemik bile zarar görebilir ve eklemlerde fonksiyon kaybı görülebilir.

        Romatoid artrit risk faktörleri

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/rheumatoid-arthritis-causes-5b0d72f93037130037061a4c-1.png

 

  • Cinsiyet: Hastalığa yakalanma olasılığı erkeklere oranla kadınlarda daha fazladır.
  • Yaş: Romatoid artrit yaşa bakmadan her koşulda başlayabilir, ama en çok 45 ve 65 yaşları arasında başlar.
  • Aile öyküsü: Ailenin bir üyesinde romatoid artrit olması, diğer bireylerde hastalığın çıkma olasılığı fazladır.
  • Sigara içmek: Hastanın, özellikle de hastalığın oluşum ve gelişimi için gensel bir uyuşmaya sahipse, sigara içmesi, hastalık riskini ciddi düzeyde artırır. Ayrıca sigara, birçok hastalığa davetiye çıkarır.
  • Çevresel faktörler: Belirsiz ve iyi anlaşılmamış olsa da, çevresel faktörlerde hastalık riskini arttırabilir.
  • Obezite: Aşırı kilolu ya da obez olan hastalarda, hastalığa yakalanma ve hastalığın gelişme riski çok yüksektir.

 

Diğer Yazılar

Romatoid Artrit (RA) Nedir?

Romatoid Artrit (RA) Nedenleri

Romatoid Artrit ve Cerrahi

Romatoid Artrit (RA) Tedavisi

Romatoid Artrit Belirtileri Nelerdir?

Romatoid Artrit ve Cerrahi

Romatoid artrit iltihabi bir eklem rahatsızlığıdır. Görüldüğü eklemlerde hasara neden olmaktadır.

Genelde öncelikle parmak, el ayak bileği gibi küçük eklemleri etkilemektedir. Bu eklemlerde deformasyonlara fonksiyon ve şekil bozukluklarına yol açabilmektedir. Romatoid  artritin neden olduğu fonksiyon bozukluklarının başında eklemlerin bükülü kalması, hareket zorluğu yer almaktadır.

Bu sorunların giderilmesi için fizik tedavi uygulanabilmektedir. Ancak bazı hastalar için fizik tedavi yeterli olmamaktadır. O zaman cerrahi yöntemlere başvurulabilmektedir.

Romatoid artiritin ameliyat ile tedavisinde; iltihaplı olan eklemlerden dokular çıkarılabilir, tendonların yeri değiştirilebilir, yapay eklemler yerleştirilebilir.

Ancak unutulmamalıdır ki; ameliyat ile altta yatan hastalığınız tedavi edilmez, sadece ameliyat olunan bölgedeki hasarın giderilmesi ya da azaltılması sağlanabilir.

Eklem Değişimi

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/indir-10.jpg

 

Hastalar omuz, kalça veya diz gibi büyük eklemlerin yanı sıra parmak ve ayak parmaklarındaki daha küçük eklemler için eklem değiştirmeyi seçebilirler. Eklem değiştirme cerrahisi, hasarlı bir eklemin tamamını veya bir kısmını çıkarmayı ve sentetik bir replasmanı yerleştirmeyi içerir.

Sinovektomi

https://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/3-s2.0-B9780323462921000034-f03-02-9780323462921.jpgBu işlemde cerrah eklem çevresindeki iltihaplı sinovyal dokuyu çıkarır. Etkilenen dokuyu çıkararak hastanın semptomlarının azaltılması veya ortadan kaldırılması amaçlanıyor.

Tendon Onarımı

İltihap ve eklem hasarı, eklemin etrafındaki tendonların gevşemesine veya yırtılmasına neden olabilir. Cerrah eklemin çevresindeki tendonları cerrahi olarak tamir etmektedir.

Artrodez

Artrodezde, hasarlı eklem çıkarılır ve komşu kemikler birbirine kaynaştırılır. Bu işlem hareketi büyük ölçüde sınırlar, ancak dayanıklılığı arttırır ve etkilenen eklemlerdeki ağrıyı azaltır.

 

Diğer Yazılar

Romatoid Artrit (RA) Nedir?

Romatoid Artrit (RA) Nedenleri

Romatoid Artrit ve Cerrahi

Romatoid Artrit (RA) Tedavisi

Romatoid Artrit Belirtileri Nelerdir?

 

 

Bel ve Boyun Ağrılarına Kalıcı Çözümler

Bedenimizin merkezinde bulunan omurga, hem ayakta dik durmamızı ve birçok hareketi yapabilmemizi sağlar, hem de beyinden çıkıp vücudumuzun her tarafına giden sinirlerimize koruyuculuk yapar. Ancak zaman zaman omurgada meydana gelen zayıflıklar, blokajlar, hareket kısıtlılıkları, bazen de omurgalar arasındaki disklerin dışarı taşmasıyla oluşan fıtıklar ağrıya sebep olur ve günlük yaşamdaki hareketlerimizi kısıtlar.

Bunun için ağrı kesiciler ve masaj gibi ağrıyı azaltan birçok yöntem kullanılabilir ancak kalıcı bir çözüm istiyorsak bu soruna neyin sebep olduğuna bakmak gerekir.

Bel ve boyun ağrısı neden olur?

Bel ve boyun ağrısının bazı olası sebepleri:

  • Düşme ve yaralanmalar
  • Bel fıtığı
  • Boyun fıtığı
  • Bel kayması
  • Enfeksiyonlar-tümörler
  • Kaslar arasındaki dengesizlik (bazılarının az çalışması, diğerlerinin aşırı çalışıp kasılması)
  • Aşırı kullanım
  • Yanlış kullanım ve omurgayı zorlayan alışkanlıklar
  • Yanlış ergonomide çalışma
  • Sindirim sistemiyle ilgili problemler
  • Diyaframın iyi çalışmaması-verimli nefes alamama
  • Aşırı kilo alımı
  • Şişkin karın ve göbek
  • Hatta göz bozukluğu olabilir.

Eğer bel ve boyun ağrısından dolayı doktora gittiyseniz ve doktorunuz egzersiz yapmanızı ya da fizik tedaviye gitmenizi önerdiyse bu noktada size uygun olan doğru seçimi yapmanız önemlidir.

Bu durumda ne yapılabilir?

Bel ve boyun ağrısı olan kişilerde bazı kaslar daha az çalışıyor, bazıları diğer kasların işini yüklenmiş çok fazla çalışıyor, bazıları bölgeyi korumaya almak için kısalmış, gerginleşmiş, spazmda olabilir. Bu durumda yani dengesi değişmiş bir vücutla egzersiz yapmak istediğinizde özellikle şiddetli egzersiz yaparsanız ağrınız artabilir hatta yaralanabilirsiniz. Bu yüzden ağrınız varsa bir fizyoterapistin sizi muayene edip size özel terapi programı ve güvenli egzersizler vermesi etkili olacaktır.

Fizyoterapist ve Osteopatlar bu durumda, sizdeki ağrıya neden olabilecek sorunları belirleyip bunlara yönelik gerekli uygulamaları yapar. Bu uygulamalar sizin ihtiyacınıza göre Manuel Terapi teknikleri, Osteopati teknikleri, Nefes Egzersizleri, Klinik Pilates Egzersizleri ve bunlar gibi terapi tekniklerini içerebilir.

Klinik Pilates Nedir?

Ağrılı kişinin eksikliklerine, gerginliklerine, ihtiyaçlarına göre fizyoterapistler tarafından planlanan ve uygulanan güvenli egzersiz yöntemidir. Burada yapılan şey bu bölgenin kontrolünü sağlayacak farkındalığı geliştirmek, kasları kuvvetlendirip dayanıklılığını arttırmak, kas dengelerini yeniden sağlayıp kişiye vücudunu doğru kullanmayı öğretmektir.

Omurganızın ve bedeninizin kontrolünü, gücünü, farkındalığını arttırdığınız sağlıklı günler dileriz.

Asude Akın
Uzman Fizyoterapist, Osteopat

Spinal Stenoz Belirtileri

http://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/indir-2.jpg

Spinal stenoz her zaman belirti vermeyebilir.Çalışmalar hiçbir belirtisi olmayan fakat ciddi spinal stenozu olan birçok insan ortaya koymuştur.

Spinal Stenoz Belirtileri:

Aşağıdaki belirtilerden biri veya daha fazlası gözlenebilir.

Radiküler Ağrı : Omurgadan bir kol veya bacağa veya daha az yaygın olarak hem kollara hem de bacaklara yayılabilen ağrılardır. Bu ağrı hassasiyetten elektrik benzeri bir ağrı veya yanma hissine kadar değişebilir.
Radikülopati: Bir kol veya bacağa giden karıncalanma, uyuşma veya güçsüzlük gibi omurilik sinir kökü sıkışmasından kaynaklanan nörolojik kusurlardır.
Miyelopati : Omurilik sıkışmasından kaynaklanan, hem kollara hem de bacaklara giren karıncalanma, uyuşma veya halsizlik gibi nörolojik kusurları içermektedir.

http://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/indir-2.jpg

Hareketle artan, dinlenmekle azalan ağrı, ağrı öne doğru eğilmekle kısmen azalır, geriye doğru kaykılmakla artar. Hasta yokuş ya da merdiven inerken daha çok rahatsız olur.

Hastaların en tipik şikayetleri belli bir mesafe yürüdükten sonra bacaklarında gelişen kuvvetsizlik, his değişikleri, uyuşma-karıncalanma olması ve adeta bacakların artık adım atamayacak hale gelmesidir.

Nadiren mesane ve bağırsak semptomlarına neden olabilirler.

Spinal Stenoz Tedavi

http://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/spinal-stenosis-335x335.jpg

 

Spinal stenoz vakalarının çoğu fizik tedavi, ağrı kesici ilaç, aktivite modifikasyonu ve / veya epidural enjeksiyonlar gibi cerrahi olmayan tedavilerin bir kombinasyonu ile tedavi edilebilir. Ciddi ağrı ve / veya nörolojik defisitler cerrahi olmayan tedavilere rağmen kötüleşmeye devam ettiğinde cerrahi düşünülebilir.

FİZİK TEDAVİ

Spinal stenozun belirtileri hastada genellikle hareketten kaçınmaya neden olur.Bu durum ile dayanıklılıkta azalma olur. Uygun bir fizik tedavi ve egzersiz programı ile kasları yeniden güçlendirme mümkündür. Aerobik egzersizler,bisiklete binme,sırt ve bacak kuvvetlendirme gibi egzersizler hastalara verilebilir.

AKTİVİTE DEĞİŞİKLİĞİ

Spinal stenoz semptomlarını kötüleştiren aktivitelerden kaçınılması önerilir. Lomber stenoz için, hastalar öne doğru eğilirken genellikle daha rahattır. Örneğin, önerilen bir etkinlik değişikliği şunları içerebilir :

http://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/image-56a72af75f9b58b7d0e782f6.jpg

 

  • Eğilmişken yürümek ve dik yürümek yerine bir yürüteç veya alışveriş sepetine yaslanmak
  • Egzersiz için yürümek yerine sabit bisiklet kullanmak (gidonlara doğru eğilerek)
  • Düz sırtlı sandalye yerine yatar koltukta oturmak.

 

İLAÇLAR

Spinal stenoz ağrısını hafifletmeye yardımcı olmak için kullanılan yaygın ilaçlar şunlardır:

Asetaminofen (Tylenol), merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik) aracılığıyla ağrıyı hafifletmeye yardımcı olur.

Steroid olmayan antienflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) inflamasyonu ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olur. NSAID’lerin örnekleri arasında aspirin, ibuprofen, naproksen ve selekoksib bulunur.

EPİDURAL STEROİD ENJEKSİYONLARI

http://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/indir-3.jpgX-ışını kılavuzluğu (floroskopi) ve kontrast boya kullanılarak, omurga kanalına dikkatlice bir iğne yerleştirilir, böylece epidural boşluğa bir kortikosteroid enjekte edilebilir. Epidural steroid enjeksiyonunun amacı sinir kökü ve / veya omuriliğin iltihaplanmasını azaltmaktır.

Bir epidural steroid enjeksiyonu ile sağlanan ağrı kesici genellikle geçici olmakla birlikte, bir fizik tedavi programının bir parçası olduğu sürece yarar sağlamaktadır.

 

Spinal Stenoz (Dar Kanal) Nedir?

images

 SPİNAL STENOZ NEDİR?

Spinal Stenoz, (dar kanal) omurganızdaki boşlukların daralmasıdır.

Omurgamızın bel bölgesindeki omurlar arasında, hareket ve yük taşımaya imkan sağlayan ‘disk’ adı verilen yapılar bulunur.

Omurlar,omurilik ve sinir lifleri adı verilen yapıların korunmasını sağlayan kemik yapılardır.

İlerleyen yaşla, omurlar arasındaki diskler de süngerimsi yapılarını kaybederek daha az su içermeye başlarlar. Bu olay disk yüksekliğinin azalmasına ve sertleşen diskin spinal kanala (omurilik kanalına) doğru bombeleşmesine sebep olur

Dar kanalı bir bahçe hortumunun, içinde zamanla kireç birikmesine benzetilebiliriz. Kireç, hortumun çapını zamanla nasıl daraltırsa, dar kanal da benzer şekilde spinal kanalın çapını daraltır.

 İki temel spinal stenoz vardır:

       

        Servikal Stenoz: Daralma boyun omurganızda meydana gelir

  1. Lomber stenoz: Daralma alt sırt omurganızda oluşur. Spinal stenozun en yaygın şeklidir!

 

Spinal Stenoz, boyundaki omurilik (servikal omurga) veya beldeki omurilik sinir kökleri (lomber omurga) sıkıştırıldığında ortaya çıkar. Lomber stenoz belirtileri genellikle bacak ağrısı (siyatik) ,bacak karıncalanması, halsizlik veya uyuşmadır. Kol ağrısı, servikal spinal stenozun tipik bir belirtisidir. Miyelopati ile servikal spinal stenoz için koordinasyon zorlukları sıklıkla ortaya çıkar.

Dar kanal (Spinal stenoz) hastalarında en önemli şikayet BEL AĞRISIdır!!

Ağrı karakteristik olarak oturmak, yürümek, öksürmek ve ıkınmak ile artar; istirahatle azalır.

Stenoz tedavisi, cerrahi olmayan (egzersiz, antienflamatuar ilaç, epidural enjeksiyonlar ve aktivite modifikasyonu) ya da cerrahi tedaviden oluşur.

http://izmirfizyoterapi.com/wp-content/uploads/2020/02/images-3.jpg

Bel Ağrısı ile Karına Yapılan Uygulamanın Ne Alakası Var? Visseral Osteopatinin Hikayesi

1970’li yıllarda Fizyoterapist Osteopat Jean-Pierre Barral, karın içindeki şişkinlik, ağrı gibi sorunların bel ağrısını tetiklediğini görmüş ve bunun beli nasıl etkilemiş olabileceğini anlamaya çalışmış. Dr. Arnaud ile yaptıkları kadavra çalışmalarında gördüğü şey; her iç organın doğrudan ya da dolaylı olarak membranlar (zarlar) ve ligamentler (bağlar) tarafından omurgaya tutturulmuş olmasıymış. Organları destekleyen bu zarlara yumuşak doku teknikleri uyguladığında, Barral’ın tedavi sonuçları şaşırtıcıymış.

Barral floroskopi, ultrason ve diğer görüntüleme yöntemleriyle geliştirdiği organa özel fasiyal mobilizasyon prosedürlerini doğrulamış. Fransız hükümeti Barral’ın araştırmalarına önemli ölçüde para yatırmış. 1985 yılında Visseral Osteopati tekniklerini Amerika’da öğretmeye başlamıştır. Barral, iç organlarda öğrendiklerini diğer yumuşak dokulara da uygulamıştır bu yüzden visseral manipülasyon, doğrudan ya da dolaylı olarak çoğu vücut dokusunu etkileyen çalışmaları kapsar. Günümüzde bu teknikler Avustralya, Avrupa, Amerika ve dünyanın diğer diğer birçok yerinde fizyoterapist ve hekimlere diplomalı osteopati eğitimi olarak verilmekte ve osteopatlar tarafından hastalara uygulanmaktadır.

Karın içindeki herhangi bir organ probleminden kaynaklanan gerginlik, şişkinlik, basınç problemi gibi problemler, anatomik ve nörolojik bağlantılar üzerinden omurgaya yansır. Beldeki ya da boyundaki ağrının sebebi bazen bir iç organ problemi olabilir! Bu yüzden Osteopatlar beli ağrıyan birinin sadece bel bölgesi kemik ve kas yapılarına bakmazlar. Bu bölgeyi etkileyebilecek çevre doku ve organ bağlantılarına, muhtemel fizyolojik ve yapısal fonksiyon bozukluklarına ayrıca mekanik olarak vücudu kullanım şekline ve alışkanlıklara bakarlar. Bulunan sorun için uygun tekniklerle hastanın vücudunu olması gereken haline getirmesine yardımcı olacak uyarılar verirler. Bu uyarılar manuel terapideki gibi elle yapılır.

Uzman Fizyoterapist Asude Akın

Kaynaklar:
-Visceral Manipulation: A Powerful New Frontier In Bodywork. Massage Therapy Journal, 2003 [cit.26.5.2014].
– Hebgen E. Visceral manipulation in osteopathy. Thieme International; 2010.
https://www.barralinstitute.com/about/jean-pierre-barral.php

Osteopati Nedir?

Osteopati, 1800’lü yılların ortalarında Amerika Birleşik Devletleri’nde bir fiziatrist ve cerrah olan Andrew Taylor Still tarafından geliştirilmiştir ve Dr. Still ilk bağımsız osteopati okulunun kurucusudur (1892).

Osteopati, -osteopatik tıp olarak da adlandırılır- teşhis ve tedavi için manuel (elle) temasa dayanır. Sağlık ve hastalık durumunda beden, zihin ve ruh ilişkisine saygı gösterir. Vücudun yapısal ve işlevsel bütünlüğüne ve kendi kendini iyileştirme konusundaki eğilimine vurgu yapar. Osteopatlar, fizyolojik fonksiyonu geliştirmek ve bir işlev bozukluğuna uğramış olan homeostazisi (vücudun iç dengesini) desteklemek için çok çeşitli terapatik manuel teknikler kullanırlar. İşlevi bozulan bileşenler: iskelet sistemi, eklemsel ya da kas-fasya yapıları ve ilgili damarsal, lenfatik ve nöral elemanlardır. Osteopatlar vücuttaki yapı ve işlev arasındaki ilişkiyi anlamak üzerine aldıkları eğitimi, vücudun kendi kendini düzenlemesi ve kendi kendini iyileştirmesini en kolay hale getirmek için kullanırlar. Sağlığı koruma ve iyileştirmeye yönelik bu bütünsel yaklaşım, dinamik işlevsel bir canlı olan insana dayanır: bir insanın bütün parçaları birbiriyle ilişkilidir ve kendi kendini düzenleme ve iyileştirme mekanizmalarına sahiptir.

Osteopatinin önemli bir bileşeni, ortopedik manuel terapi (OMT) diye adlandırılan, kas ve eklemlere elle uygulanan ve örneğin fiziksel aktivite, postür ve diyet gibi diğer tedavilerle birleştirilebilen manuel terapidir. Bununla beraber osteopatlar sadece kas-iskelet sistemi ile çalışmaz, kas-iskelet sistemi biyomekaniğinin tüm vücut fizyolojisiyle bütünleşmesi ve desteklenmesiyle daha fazla ilgilidir. Osteopati tekniklerinin fizyoterapi ya da kayropraktikte kullanılan bazı teknik ve müdahalelerle örtüşmesine rağmen uygulamaları farklıdır.

Osteopati dünyada birçok ülkede uygulanmaktadır. Bu eğitim Amerika ve Belçika’da lisans seviyesinde 5 yıl eğitim alarak yapılır. Sonucunda kişiler doktor ya da fizyoterapist gibi osteopat olarak mezun olur. Bu eğitim Avrupa’da yaygın olarak aralıklı eğitim şeklinde yapılır. Ortalama 1350 yüz yüze ders saati eğitim alınır. Osteopati eğitiminin içeriği ve ders saati sayısı Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanmıştır. Ayrıntılı bilgi için;

Benchmarks of training in osteopathy. World Health Organization. ISBN 978 92 4 159966 5.
https://www.who.int/medicines/areas/traditional/BenchmarksforTraininginOsteopathy.pdf

Uzman Fizyoterapist Asude Akın

Fibromiyalji Tedavisi

Fibromiyalji tedavisinde tedavi seçenekleri

Fibromiyalji’nin tedavisinde, Fizik Tedavi’nin ve ilaç tedavisinin çok önemli yeri bulunuyor. Fizik Tedavi uygulamalarından örnekler:

* Elektroterapi Uygulamaları (Tens, Ultrason Tedavisi, Enterfrensiyel Akımlar, Biofeedback, Hvgs),
* Sıcaklık Ajanları,
* Doku Masajı,
* Klasik Masaj,
* Germe Gevşeme Eğitimleri
* Bölgesel Enjeksiyonlar,
* Ozon Tedavisi,
* Prp (Trombositten Zengin Plazma),
* Nöralterapi,
* Proloterapi,
* Manipülasyon ve Mobilizasyon

fibromiyalji tedavisileri
fibromiyalji tedavisileri
Ağrı çeken fibromiyalji hastalarına öneriler
Hafif ve terlemeyi önleyen iç çamaşırlar seçin.
Kendinizi, aç ve yorgun duruma sokmayın.
Mümkünse stresli ortamlardan uzak durun ve hayatınızdaki stresi azaltın.
Omzunuzda çanta taşımaktan kaçının.
Kafein, alkol ve tütünden uzak durun.
Aktif olmaya çalışın.
Fizyoterapistinizden gevşeme tekniklerini öğrenin ve düzenli uygulayın.
İşte, evde, ayakta dururken ya da otururken duruşunuza dikkat edin.
Dinlenmek için zaman ayırın ve sık sık çalışma pozisyonunuzu değiştirin.
Mümkün olduğu kadar çok su için.

Fibromiyalji hastalığı
Fibromiyalji hastalığı

Fibromiyalji

Fibromiyalji hastalığı
Fibromiyalji hastalığı

Fibromiyalji (FM), yaygın kas iskelet sistemi ağrısı, uyku bozukluğu ve yorgunluğun çoğu kez birlikte bulunduğu kronik bir ağrı…

Fibromiyalji nedir?

Fibromiyalji (FM), yaygın kas iskelet sistemi ağrısı, uyku bozukluğu ve yorgunluğun çoğu kez birlikte bulunduğu kronik bir ağrı sendromudur. Fibromiyaljili kişilerde irritabl barsak sendromu, kronik baş ağrısı, depresyon, anksiyete, huzursuz bacak sendromu, temporomandibular disfonksiyon, kronik yorgunluk sendromu ve irritabl mesane sendromu gibi bazı semptom ya da sendromlara sık rastlanmaktadır. Genel polikliniklere başvuruların %5–6’sını, romatoloji polikliniklerine yeni başvuranların %10-20 sini fibromiyaljili hastalar oluşturmaktadır.

Fibromiyalji belirtileri ve tipik özellikleri

Fibromiyalji tedavisi
Fibromiyalji tedavisi
* Hafıza problemleri,düşünce bozuklukları
* Ellerde ve ayaklarda uyuşukluk ve karıncalanmalar,
* Çarpıntı
* Azalmış egzersiz toleransı
* Barsak şikayetleri(gaz, kabızlık,ishal)
* Üzgün veya depressif durum
* Tansiyon veya migren başağrısı
* Gün boyunca yorgunluk hissi
* Dinlenemeden uyanmış olma hissi (sürekli uykudan uyanma)
* Noniseptif uyarılar nedeniyle, ağrının azaltılması ile hissedilen genel hassasiyet
* Çeşitli organları kapsayan psikosomatik semptomlar (hassas bağırsak sendromu, sık sık işeme, kardiyak semptomları, jinekolojik sorunlar)
* Nörolojik sorunlar (vücutta uyuşma görülme, sinirli ve iğneleyici olma, gergin olma hali, baş ağrısı)
* Ruhsal rahatsızlıklar (depresyon, anksiyete, ağır depresyon ise nadir görülmektedir.)
* Bilişsel sorunlar (konsantrasyon bozukluğu, yeni şeyler öğrenme güçsüzlüğü)
* Kişiye göre değişen ödem hassasiyeti
* Hastaların % 30-50’si eklem hipermobilitesine sahiptir.
* Vücudun üst kısmı ile sınırlı olan kızarma eğilimi (eritem fugaks) ve diğer taraftan soğuk ekstremiteler bu hastalarda yüksek oranda görülmektedir.

Semptomlar dış faktörler (hava değişiklikleri, çeşitli rahatsızlıklar) ve iç faktörlere (stres faktörü) bağlı olarak değişmektedir.

Fibromiyalji ayrı bir hastalık oluşumu değildir ancak belirti ve bulguların bir kombinasyonudur.

Fibromiyalji hastaları sürekli olarak strese ağrı hissinin iletim sistemlerini bozacak istisnai bir şekilde reaksiyon gösterirler

Fibromiyaljiyle, bu hastalıkları karıştırmayın

– Bel ve boyun ağrıları
– Kronik yorgunluk sendromu
– Depresyon
– Hipotiroidi
– Uyku bozukzukları

fibromiyalji tedavisileri
fibromiyalji tedavisileri

Osteoporozun Belirtileri ve Tedavisi

Osteoporozun belirtileri nelerdir?

Osteoporozun en önemli belirtisi kırıklardır. Halk arasında osteoporozla ilgili yanlış bilinen şey, osteoporozun ağrıya neden olabileceğidir. Kırık olmadığı sürece osteoporoza bağlı ağrı oldukça nadir görülür. Omurga üzerinde ortaya çıkan kırık sonucu; boy kısalır, duruş bozukluğu ve kamburluk ortaya çıkar. Kamburlaşma sonucunda kemikler, karın boşluğu ve göğse baskı yapar. Buradaki organlar olumsuz etkilenirken hastanın vücut imajı bozulur. Bu da psikolojik sorunların ortaya çıkmasına, osteoporoz hastasının toplumdan uzaklaşmasına neden olur.

Osteoporoz Nedir?
Osteoporoz Nedir?

Osteoporoz nasıl tedavi edilir?

Osteoporozun tedavisinde geçmiş yıllarda akıllara ilk olarak hormon tedavisi gelirdi. Ancak son yıllarda bu tedavi yöntemini pek önermiyoruz. Hormon tedavisinin sadece terleme, ateş basması, uykusuzluk, sinirlilik gibi menopozun diğer etkilerinin yoğun olarak yaşandığı zaman kullanılması gerekiyor. Onun dışında sadece osteoporoz tedavisinde hormonun yeri yok. Osteoporoz tedavisinde amaç; kırıkların önlenmesi, kemik mineral yoğunluğunun korunması ve hatta arttırılması, kırığa ve duruş bozukluğuna bağlı şikayetlerle mücadele ve günlük aktivitelerin maksimuma çıkarılarak yaşam kalitesinin artırılması olmalı. Onun yerine bifosfonatlar, stronsiyum gibi elementler, selektif östrojen reseptör modülatörleri yani SERM`ler, kalsitonin, parathormon, bitkisel kaynaklı östrojen ihtiva eden ilaçlar tercih ediliyor. Tedavide mutlaka kemiğin yapı taşı olan kalsiyumun ve kalsiyumun emilimini artırmak için D vitamininin yer alması gerekli.

Osteoporoz Nedenleri ?
Osteoporoz Nedir ?

Osteoporoz Nedir?

osteoporoz

Osteoporoz, kemik erimesi Menapozla ilgili olarak en çok bilinen ve endişe edilen bir durumdur.

Osteoporos kemiklerdeki erimeyi, daha doğru bir ifade ile de kemik doku yoğunluğundaki azalmayı tarif eder.

Osteoporoz kemiklerin “kütlece azalması” demektir; osteo (kemik) ile poroz (delikli) kelimelerinin birleşmesinden oluşur.

Halk arasında ise osteoporoz, “kemik erimesi” olarak geçer.

Osteoporoz nasıl oluşur?
Kemiğe direncini veren maddelerin özellikle de kalsiyumun kemikten uzaklaşması ile osteoporoz oluşur. Kemik azalmasının şiddeti arttıkça kemik kırılganlığı da artmaktadır.

Osteoporoz ciddi bir hastalıktır.

Osteoporozun Belirtileri ve Tedavisi
Osteoporozun Belirtileri ve Tedavisi

Skolyoz Türleri Nelerdir ?

skolyoz-tedaviİdiopatik skolyoz: Skolyozun en çok görülen şekli “idiopatik”tir. Genetik etmenlerin rol alabileceği düşünülen bu skolyoz halen nedeni bilinmediği için “idiopatik” (sebebi bilinmeyen) olarak adlandırılır. İdiopatik skolyozun, ergenlerin yüzde 2 ile 3’ünde var olduğu düşünülür. Bu grubun 500’ünden birinde aktif tedavi gerekir. 5 bin skolyozlu kişinin birinde, eğrilik cerrahi yöntem gerektirecek dereceye kadar ilerler. Küçük dereceli skolyozlarda kız ve erkek çocuklar eşit oranda etkilenirken, ilerleyici eğrilik gelişme olasılığı erkeklere kıyasla kızlarda 8 kat daha fazladır.

Nöromusküler skolyoz: En yaygın görülen ikinci skolyoz “nöromusküler”dir. Bu skolyoz türünün altında yatan bir sinir-kas hastalığı olabilir. Sinir hastalıkları beyin veya omurilikten kaynaklanabilir. Örneğin; çocuk felci, serebral palsi (beyin felci), meningomyelosel, travmaya bağlı omurilik yaralanması ve felç olan çocuk hastalar. Kas hastalıkları, çocukluktan itibaren veya daha geç ortaya çıkabilen hastalıklar da bu duruma örnektir.

Konjenital skolyoz: Üçüncü sıklıkla görülen skolyoz türüdür. Çocuğun anne rahminde gelişimi sırasında meydana gelen omurga anomalilerine bağlı olarak ortaya çıkar. Doğuştan başladığı için genellikle ilerleme özelliği var.

Kemik ve yumuşak dokuları tutan nörofibromatozis rahatsızlığına sıklıkla skolyoz eşlik eder. Bunlar dışında romatizmal hastalıklar, bağ dokusunu tutan hastalıklar, omurga kırıkları, omurga enfeksiyonları, metabolik hastalıklar ve sendromik genetik hastalıklar da skolyoza sebep olabilir. Bu hastalıklara sahip olan bireylerin skolyoz açısından sıkı takip altında olması gerekir.

Skolyoz Nedir ?
Skolyoz Nedir ?

Skolyoz Nedir ?

skolyoz-1Skolyoz, omurganın göğüs (thoracic) veya bel (lumbar) bölgelerinde görülebilen, yana doğru eğriliğidir. Tek başına olabileceği gibi, kifoz (arkadan öne doğru anormal bir eğrilik) ile beraber de görülebilir (Kifoskolyoz).

Hastalık kız çocuklarında çok daha sık görülür. Özellikle 30 dereceyi geçen skolyozlar adolesan kızlarda erkeklere oranla on kat fazla görülmektedir. Türkiye’de 2,5 milyon skolyoz hastası mevcuttur.

Skolyoz çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. Mesela spastik çocuklarda ya da çocukluk çağında felç geçirenlerde görülmektedir. Ancak sıklıkla karşılaşılan skolyozlar, daha çok 10’lu yaşlarda ortaya çıkan ve nedeni hala tam olarak bilinmeyen (idiyopatik) grupta görülen skolyozlar ile anne karnındaki etmenler nedeniyle ortaya çıkan ve doğuştan itibaren bulgu veren doğumsal (konjenital) skolyozlardır. Birincinin nedenini tam olarak bilinmemektedir. Konjenital skolyoza ise gebelik sırasında geçirilen enfeksiyonlar, şeker hastalığı, bazı vitamin eksikliklerinin neden olduğu düşünülmektedir.

* Doğuştan olabilir (konjenital). Bu durum genellikle omurgadaki bir kusura veya birbirine kaynamış kaburgalara bağlıdır.
* Polio (çocuk felci), beyin felci veya kas distrofisi (erimesi) gibi durumlara bağlı olarak kasların felci sonucunda oluşabilir.
* İdiyopatik (nedeni bilinmeyen) olabilir. Daha önce düzgün olan bir omurgada, bilinmeyen bir nedenle ortaya çıkabilir.

Skolyoz Türleri Hakkında Bilgi alın.
Skolyoz Türleri Hakkında Bilgi alın.

Boyun Fıtığı Hastalarına Fizyoterapide Neler Yapılır?

izmirfizyoterapi.com boyun fıtığı tedavileri
Boyun Fıtığında Uygulanan Fizik Tedavi Yöntemleri

Boyun fıtıklarının çoğu ameliyata gerek olmadan bu konuda uzman bir fizyoterapist eşliğinde yapılan fizyoterapi uygulamaları ile tedavi edilebilmektedir. Fizyoterapide amaç;

* Fıtıklaşan diskin sinire yaptığı basıyı azaltmak
* Ağrıyı azaltmak
* Çevre yapılarda oluşan ödemi azaltmak
* Çevredeki kasların kuvvetini ve dayanıklılığını arttırarak disklere binen yükü azaltmak
* Hastaya doğru boyun biyomekaniklerini ve duruşlarını öğretmek
* Hastalığın fiziksel sonuçlarını iyileştirmektir.

Sıcak uygulamalar (ısı-ışık-su) ve elektroterapi uygulamaları: Yumuşak doku ve sinir kökü baskısına bağlı ağrıları gidermek, ödemi azaltmak, spazm oluşan kasları gevşetmek için yapılmaktadır. Fizyoterapi uygulamaları sadece bu uygulamalardan ibaret değildir. Bunlar daha çok hastayı rahatlatıcı ve diğer uygulamalara hazırlayıcı olan uygulamalardır. Asıl önemli olan sonrasında uygulanacak olan egzersiz, manuel terapi ve postural kontrol eğitimidir.

Manuel terapi uygulamaları ve traksiyon: Diske binen yükü azaltmak, sinire olan basıyı ortadan kaldırmak için el ile yapılan bir takım manevralar uygulanabilmektedir.

Terapatik egzersiz: Boyun çevresindeki kasları uygun boya getirip, kuvvetini ve dayanıklılığını arttırarak disklere binen yükü azaltmak için çeşitli egzersiz yöntemleri uygulanmalıdır. Bu tip egzersizler standart değil kişiye özel olmalı ve kontrollü bir şekilde fizyoterapist eşliğinde yapılmalıdır. İzometrik boyun egzersizleri, post izometrik relaksasyon, germe egzersizleri, kuvvetlendirme egzersizleri, klinik pilates egzersizleri vb…

Boyun okulu, postür eğitimi ve günlük yaşam adaptasyonları: stres okulu, işyerini düzenleme/değiştirme, yaşam şeklini düzenleme ya da değiştirme

boyun fıtığı nasıl oluşur
Boyun Fıtığı Tedavileri
boyun fıtığı tanı ve tedavileri
Boyun Fıtığı Tanı ve Tedavisi
boyun fıtığı belirtileri
Boyun Fıtığı Belirtileri
boyun fıtığı ameliyatı
Boyun Fıtığı Ameliyatı

Manuel Terapinin Avantajları Nelerdir ?

izmirfizyoterapi.com boyun fıtığı tedavileri manuel terapi ile boyun tedavisi
Manuel Terapinin Avantajları Nelerdir.
Manuel terapinin diğer tedavilere göre avantajı önemli avantajları vardır. Bunlardan bazıları;

– Diğer tedavilere göre daha kısa sürede iyileşme imkanı sağlar.
– Tek seansta bile ağrının büyük kısmı giderilebilir.
– Başarı oranı oldukça yüksektir.
– Problemli bölgeye direk uygulamalar yapıldığı için hızlı ve etkili bir çözüm sağlar.
– Uygulamalarda tamamen kanıta dayalı tıp ve klinik bilgiler kullanılır.
– Herhangi bir ilaç kullanımı gerektirmez tamamen doğaldır.
– Hiçbir yan etkisi yoktur.

izmirfizyoterapi.com boyun fıtığı tedavileri manuel terapi ile boyun tedavisi
Manuel Terapinin Avantajları Nelerdir?
izmirfizyoterapi.com boyun fıtığı tedavileri manuel terapi ile boyun tedavisi
Manuel Terapi Hangi Hastalıklarda Etkilidir.

Manuel Terapi Hangi Hastalıklarda Etkilidir ?

Manuel Terapi Hangi Hastalıklarda Etkilidir.
Manuel Terapi Hangi Hastalıklarda Etkilidir.
Manuel terapi bazı hastalıklarda özellikle kullanılmasının yanında bazı durumlarda da kullanılmaması gereken bir tekniktir.

izmirfizyoterapi.comManuel terapi;
-Bel rahatsızlıkları;bel fıtığı,faset eklem blokajları,kanal daralması, bel kayması…
Boyun rahatsızlıkları;boyun fıtığı, boyun düzleşmesi, faset eklem problemleri, boyunla ilişkin baş ağrısı
-Omuz problemleri ; Kas yırtılması , Donuk omuz ,İmpingement (sıkışma) sendromu ,…
-Dirsek problemleri; Ekstansör tendinit(Tenisçi dirseği),Fleksör tendinit(golfçü dirseği),ulnar sinir tuzak nöropatisi…
-El bileği problemleri; Karpal tünel sendromu,Dequervain tenosinoviti,dupuytren kontraktürü…
-Kalça problemleri; Kalça çıkığı, Priformis sendromu,Koksartroz,Kalça protezi sonrası…
-Diz rahatsızlıkları; Menisküs yırtıkları,ön-yan-arka çapraz bağ yırtıkları,diz protezi sonrası rehabilitasyon, kondormalazi patella,genu varum – valgum – rekurvatum problemleri…
-Ayak bileği rahatsızlıkları;topuk dikeni,halluks valgus,tarsal tünel sendromu,morton sendromu-nöroması…
-Kırık sonrası rehabilitasyon: Özel limitasyon açma teknikleri
üzerine kullanılması faydalıdır.

Gelişmiş ülkelerde sıklıkla ortopedik rehabilitasyon, sporcu rehabilitasyonu alanlarında kullanılan manuel terapi, nörolojik rehabilitasyonda da fonksiyonların geliştirilmesinde tedavinin etkisini arttırır.

izmirfizyoterapi.com boyun fıtığı tedavileri manuel terapi ile boyun tedavisi
Manuel Terapinin Avantajları Nelerdir?
izmirfizyoterapi.com boyun fıtığı tedavileri manuel terapi ile boyun tedavisi
Manuel Terapi Hangi Hastalıklarda Etkilidir.

Boyun Fıtığı Tanı ve Tedavisi

Boyun Fıtığı Tanısı ve Tedavisi
Boyun Fıtığı Tanısı ve Tedavisi
Bu tip şikayetlerle başvuran kişilere kesin tanı muayene, direkt grafi, bilgisayarlı tomografi (BT) ve MR incelemesi ile konulmaktadır.

Boyun fıtığı çoğunlukla cerrahi tedaviye gerek kalmadan düzelebilmektedir. Bu yüzden öncelikle kısa süreli istirahat, boyun hareketlerini sınırlayan kısa süreli boyunluk kullanımı, ağrı ve ödem için ilaç tedavisi ve fizyoterapi yeterli gelmektedir. Ağrısı bu tedavi yöntemleriyle geçmeyen, kollarda belirgin güç kaybı olan, ileri derece omurilik basısı olan hastalarda cerrahi tedaviye başvurulmaktadır.

boyun fıtığı nasıl oluşur
Boyun Fıtığı Tedavileri
boyun fıtığı tanı ve tedavileri
Boyun Fıtığı Tanı ve Tedavisi
boyun fıtığı belirtileri
Boyun Fıtığı Belirtileri
boyun fıtığı ameliyatı
Boyun Fıtığı Ameliyatı

Boyun Fıtığının Belirtileri Nelerdir ?

izmirfizyoterapi.com boyun fıtığı tedavileri
Boyun Fıtığı Belirtileri Nelerdir?
Boyun fıtığının en önemli belirtisi, ağrıdır. Hastalığın başlangıç döneminde boyun ve sırt ağrısı ön planda olmaktadır. Fıtıklaşan disk ilerleyen aşamalarda kollara giden sinirlere bası yapar. Böylece hastada omuz ve/veya kollarda ağrı, sızlama, kollarda ve/veya ellerde uyuşma karıncalanma, kuvvet kaybı görülebilmektedir.

boyun fıtığı nasıl oluşur
Boyun Fıtığı Tedavileri
boyun fıtığı tanı ve tedavileri
Boyun Fıtığı Tanı ve Tedavisi
boyun fıtığı belirtileri
Boyun Fıtığı Belirtileri
boyun fıtığı ameliyatı
Boyun Fıtığı Ameliyatı

Boyun Fıtığı Nasıl Oluşur?

izmirfizyoterapi.com boyun fıtığı tedavileri
Boyun Fıtığı Nasıl Oluur Nasıl Tedavi Edilir ?

Omurların arasında bulunan disk yapısı sert dış tabaka (anulus fibrosus) ve jel iç tabakadan (nucleus pulposus) oluşur. Omurları birbirine bağlayan sağlam bağlantılı dokulardan oluşan disklerin görevi; omurlar üzerine binen yükü eşit olarak dağıtmaktır. Basit bir benzetmeyle iki kemik arasında yastık ya da amortisör gibi görev yapmaktır. Disk ve eklemlerin bir diğer görevi de boynun hareketliliğini sağlamaktır. Bu sayede boynumuzu her yöne hareket ettirebilmekteyiz.

Omurga, omur denilen birbirine bağlı kemikler serisinden oluşur. Boyunda 7 adet omur bulunur. Bu omurların arasında disk denilen yapılar ve her iki omuru da birbirine bağlayan 2 adet küçük eklem vardır.

* Uzun süreli aynı pozisyonda kötü duruş (bilgisayar başında, masa başında, direksiyon başında…),
* Yaşlılıkla birlikte disklerin iç kısmında su miktarının azalması,
* Yapısal bozukluklar,
* Travma gibi nedenlerle diskin iç tabakasında değişiklikler oluşmaktadır. Sonrasında da diskin dış tabakasında bozulmalar başlayıp yırtılmalar görülebilir. Bu yırtılmalar daha ilerlerse, diskin iç yapısı yırtıktan dışarı çıkarak, omurilik ve kollara giden sinirlere bası yapacak duruma gelir. Bu duruma servikal disk hernisi (boyun fıtığı) denir.

boyun fıtığı nasıl oluşur
Boyun Fıtığı Tedavileri
boyun fıtığı tanı ve tedavileri
Boyun Fıtığı Tanı ve Tedavisi
boyun fıtığı belirtileri
Boyun Fıtığı Belirtileri
boyun fıtığı ameliyatı
Boyun Fıtığı Ameliyatı

Akıllı Telefon Kullanımı Boyun Fıtığı Yapar mı?

Akıllı Telefon Kullanımı Boyun Fıtığı Yapar mı?
Akıllı Telefon Kullanımı Boyun Fıtığı Yapar mı?
Akıllı telefonlar ve tabletler artık hayatımızın bir vazgeçilmesi haline geldi. Teknolojinin bize sunduğu imkânları kullanarak hayatımızı kolaylaştırıyoruz. Fakat teknoloji boyun fıtığı ve boyun omurları arasındaki eklemlerin sıkışması ile karakterize ağrılarında ana sebebi oluyorlar. Genç yaştaki insanların boyun fıtığı ve boyun ağrıları şikâyetlerinin ana sebeplerinden biride uzun süreli telefon ve tablet kullanımının yol açtığı anatomik ve fizyolojik hasarlar. Başı öne doğru uzun süreli eğik pozisyonda tutmak eklemlere ve kaslara binen yükü arttır. Ayrıca kan dolaşımını bozar ve kafatası içindeki önemli organların beslenmesini etkileyebilir.

Omurgamızda bulunan 2 ana kavisin görevi yük taşımasını kolaylaştırmaktır. Boyun kavisinin görevi başın ağırlığını omurga üzerinden bele iletirken yükün hafifletilmesidir. Düzleşen bir boyun kavisi görevini yerine getiremez. Eklemler ve kaslar fazladan yük taşımak zorunda kaldıklarında ağrı ve spazmlar ortaya çıkar. Kırılması zor olan ağrı-ödem-spazm döngüleri başladığında tedavi süreci uzamakta ve sorunları arttırmaktadır.

Sedanter yaşam tarzı yani egzersiz ve düzenli hareketten uzak yaşamak, kasların ve ligamentlerin esnekliklerini azaltır. Kasların ve çevre dokudaki bağların zayıflık ve esneklik kaybı eklemlerin hareket açıklıklarını azaltmaktadır. Kısıtlanan eklemler ağrı sinyalleri üretmekte ve günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırmakta, kısıtlamaktadır. Yaşam kalitesindeki azalma psikolojik ve sosyoekonomik etkilenimide beraberinde getirmektedir.

Boyun fıtığı omuz çevresi kaslarda güçsüzlük kan ve lenf dolaşımında da sorunlara sebebiyet verebilir. Bu gibi durumlarda sıkışan sinir paketleri kol kaslarında da kuvvet kaybına sebep olur. Kuvvet kaybı günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlanmaya ve iş gücü kaybı meydana gelebilir. Ayrıca boyun fıtığı baş ağrısı, kulak çınlaması ve gözde bulanık görmeye varan kadar birçok önemli hastalık açığa çıkabilir.

boyun fıtığı nasıl oluşur
Boyun Fıtığı Tedavileri
boyun fıtığı tanı ve tedavileri
Boyun Fıtığı Tanı ve Tedavisi
boyun fıtığı belirtileri
Boyun Fıtığı Belirtileri
boyun fıtığı ameliyatı
Boyun Fıtığı Ameliyatı

Boyun Fıtığında Ameliyat Çözüm mü?

Boyun Fıtığı Ameliyatı Kesin Çözüm mü ?
Boyun Fıtığı Ameliyatı Kesin Çözüm mü ?
Boyun fıtığına veya diğer mekanik sebeplere bağlı boyun ağrıları günlük yaşamda kişiyi olumsuz etkilemektedir. Boyun ağrıları iş gücü kaybının da önemli sebeplerindendir. Motivasyonu düşen bir kişinin hayat kalitesi de düşer.

Boyun fıtığı ameliyatlarında gelişen teknolojinin tüm imkânlarından faydalanılmaktır. Fakat nihayetinde boyun bölgesinde bir operasyon vardır. Kesilen bağların vücut tarafından tamiri mümkün değildir. Birçok kişi ameliyat sonrası hayat tarzında ve alışkanlıklarında değişiklik yapmadığı için ağrılar artarak devam etmektedir. Sonuçta yeni ameliyatlara ihtiyaç duyulur.
Boyun ağrıları manuel terapi yöntemleri ile kolaylıkla azaltılabilir ve tedavi edilebilir. Özellikle 1. Ve 2. Seviye boyun fıtıkları manuel terapi yöntemleri ile tedavi edilebilmektedir.

Ameliyat olmadan önce hem doktorunuza hem de manuel terapi uzmanınıza danışınız ve bilgi alınız. Birkaç seansta kolaylıkla kurtulabileceğiniz ağrılarınız sebebiyle hayatınız boyunca taşımak zorunda kalacağınız yükler altına girmeyin.

boyun fıtığı nasıl oluşur
Boyun Fıtığı Tedavileri
boyun fıtığı tanı ve tedavileri
Boyun Fıtığı Tanı ve Tedavisi
boyun fıtığı belirtileri
Boyun Fıtığı Belirtileri
boyun fıtığı ameliyatı
Boyun Fıtığı Ameliyatı